Bir Yorum Bir Cevap 1

Bir Yorum Bir Cevap 1

Bir Yorum Bir Cevap

Hocam öncelikle çok teşekkür ederim. Yaklaşık bir senedir Kuran Arapçası öğrenmeye çalışıyorum ama isimlerle fiilleri, sonuna göre ayırdığımızı sayenizde yeni öğreniyorum. Midyeler hikâyesini bilirsiniz. Bedelsiz bir şekilde bu dersleri bizim istifademize sunduğunuza göre siz hikâyedeki midyeleri kurtarmak isteyen kişi olmalısınız. Diğer midyeleri (yani arkadaşları) bilmem ama benim kabuğum kırılmadan “beni denizle buluşturabileceğiniz” kesin. Rica etsem oynatma listelerini tersten sıralayabilir misiniz? Yani 1. ders başta 39. ders sonda olabilir mi?

Âmin. Allah sizden de razı olsun.

Selamun aleykum. Oynatma listesini söylediğiniz şekilde değiştirdim. Kur’an Arapçası ya da başka bir şekilde Arapça diye bir ayrım yok. Arapça bir tane o da Kur’an-ı Kerim’de olduğu şekildeki Arapça. Kısaca size bu seriden bahsetmek istiyorum. Bu videoların farkı, dilbilgisindeki gereksiz diyebileceğimiz kurallara girmemesi. Amacınız Kur’an-ı Kerim’i anlamak ise bu kurallara ve Arapça tanımlara gerek yok zaten. İsmin hallerinden faydalanarak her şey çok daha kolay anlaşılabiliyor. Bu videoların amacı da bu zaten. Aslına bakarsanız 20 şer dakikalık 5 videoda da tamamlanabilir. Hatta kâğıt üzerinde 5 dakikada herşey özetlenebilir. Peki, neden 39 video? Ben çevremde Arapça’ya ilgi duyan, Arapça öğretmeye ve öğrenmeye çalışan kişilere defalarca izah etmeye çalıştım. Hala da karşılaştığım insanlara sürekli bunu anlatıyorum. Ama insanları inandıramıyorum. Kur’an-ı Kerim’i anlamak için yıllarca çalışmak, kurallar ezberlemek gibi şeylere gerek yok. Düzenli düzensiz fiiler ve ismin hallerinin anlaşılması ile her şey son derece basit.

İsmin halleri dediğimiz ise sadece alt ve üst çizgiden ibaret. Maalesef çevremde kimseyi ikna edemeyince videolar yapmaya karar verdim. Ancak insanlar, Kur’an-ı Kerim’i anlamak diyince uzun uğraş gerektiren bir iş olduğuna inandırıldıklarından ya da önce cümleler ile çalışmaya inandırıldıklarından ben de cümlerden örnekler aldım bol bol. O yüzden bu kadar uzun sürdü videolar. Aslında sadece ve sadece Kur’an-ı Kerim üzerindeki ayetlerden çalışmak lazım. Dilbilgisi kitapları, sözlükler vs vs. Bunların hiçbirisine gerek yok. Bu videolardan sonra 10 Günde 10 Ayet şeklindeki video serisine geçebilirsiniz. Ezber ismindeki diğer seriye de göz atmanızı tavsiye ederim. Önemli olan öğrendiklerimizi Kur’an-ı Kerim’de ayetler üzerinde görebilmek. Bunun içinde Kur’an-ı Kerim’de Arapça kelime araması yapmanızı özellikle tavsiye ediyorum.

https://www.kuranmeali.com/ArapcaAra.php

Peki, başka neyi tavsiye edersiniz diye soracak olursanız. Önemli olan Kur’an-ı Kerim’de bugümüzü görebilmektir. Kur’an-ı Kerim’de bugünümüzden bahsedilmektedir. Önemli olan anlamadan okumak, ezberlemek değil, önemli olan bugünümüzü görebilmektir. Tek başına Kur’an-ı Kerim yeterli midir? Elbette. Ancak kişiler okudukları ayetlerle günlük yaşam arasında bağlantı kuramayabilirler. Neden? Çünkü tvlerde haber olarak trafik kazalarından, yavru bir kedinin ağaçta mahsur kalmasından filan bahsedilmektedir. Kur’an-ı Kerim’in günlük yaşamdan bahsettiği söylenilmemektedir. Aksine herkes anlayamaz denilmekte üstüne siz şunun kitabını okuyun denilmektedir. Vs vs pek çok neden sıralanabilir.

Kur’an-ı Kerim’de bugünümüzden bahsedilmektedir demiştik. Bunun için ne yapmamamız lazım. Dünyada olan büyük olaylara bakmak lazım! Sosyalizmden önce Rusya’da yaşananlar. Ruanda katliamı. Irağa uygulanan amborgo. Dünya Sağlık Örğütünün 1993 ve 1995 Irak raporları. Irak saldırısı. Başka ülkelerden kaçırılıp Avrupa’da satılan küçük çocuklar vs gibi televizyonlara yansımayan olayları kastetiyorum. Kısaca özetlemek gerekirse, Kur’an-ı Kerim Âlemlerin Rabbi tarafından basitleştirilmiştir ve günümüzden bahsetmektedir. Önemli olan günümüzü görebilmektir. Meal ya da tefsir tavsiye etmiyor musunuz diye soracak olursanız. Meal, tefsir, musevilerin köşe yazıları, bizim köşe yazılarlarımızın yazdıkları, aşırı sol görüşlülerin yazdıkları vs vs hepsini takip etmeye çalışıyorum kendimce. Ancak önemli olan Kur’an-ı Kerim’de bugünü görebilmektir. Yüzlerce yıl önce yazılmış kitapların içerisinde öyle absürt şeyler oluyor ki. Şöyle bir örnek vermek istiyorum. 1974 Bedir yayınevi basımlı Gazalinin İhyâ’u Ulmû’id-Din isimli kitabına önsöz yazan Ubeydullah Ateş, o tarihte şunu söylüyor. “İsmi İslam olan ancak içeriğinde İslam dışı şeyler anlatılan o kadar çok kitap var ki! Bu yazılanlar karşısında normalde yer yerinden oynamalı. Hindistanda çıkan sahte bir peygamberin kitabı bile İslam ve Yeni Dünya Düzeni adı altında Türkçe’ye çevrildi.” Bu önsöz 1974 yılında yazılmış bir önsöz. Özel tv kanalları, internet yokken durum bu şekilde. Yüzyıllar önce yazılmış kitapların içerisinde değişiklikler yapılmış olabilir. Ki muhtemelen de bu şekilde eklemeler ve değiştirmeler yapılmış olmalı diye düşünüyorum. Yoksa İslam âlimi şeklinde tanınan insanların sahabelerden bahsederken saygısız ifadeler kullanmalarını başka türlü açıklayamayız. Dolayısı ile elbette tefsir, meal ya da yüz yıllarca önce büyük İslam alimi olarak anılan kitapları okumalıyız ancak bu kaynaklara yıllar içerisinde eklemeler, çıkarmalar yapıldığını, yapılmış olabileceğini göz önünde bulundurmamız lazım. Bizim için asıl kaynak Kur’an-ı Kerim’dir. Zaten Kur’an-ı Kerim‘i anlamaya başlayınca nelerin abartı nelerin olma ihtimalinin olamayacağını az çok idrak edebiliyor insan.

Kur’an-ı Kerim için hayat kaynağımız deniliyor ancak aynı zamanda kolay anlaşılamayacağını, herkesin anlayamayacağı sürekli olarak vurgulanıyor. Kur’an-ı Kerim‘in bugünümüzden bahsettiğini ise maalesef kimse söylemiyor.

Maalesef pek çok kişi buna benzer gerçeklerden habersiz.  Bu insanlara göre, biz Kur’an-ı okur sevap kazanırız. Oysa Kur’an, bugünümüzden bahsetmektedir. Uyku getiren değil, uyku kaçıran bir kitaptır. Peygamberi çaresiz, fakir, iyi kalpli bir insan olarak anlatmak doğru değildir. Evet, maddi zorluklar yaşanmıştır. Ancak peygamber aleyhisselam, insanları Allah diyerek kandıran rahiplere hahamlara karşı çıkmış, bunu gizli saklı değil açık açık, siz insanların mallarını yiyorsunuz diyerek söylemiştir. Mekke’deki yaşantıyı değiştirmiş, borç olarak alınıp verilen kadınlara sahip çıkmış, karın tokluğuna fuhuş yapmak zorunda kalan kadınları, içinde bulunduğu durumdan kurtarmış, bütün kadınları devlet güvencesine almıştır. Dönemin süper gücü sayılan ülkelerle savaşmıştır. Savaşlar sadece Bedir, Hendek, Uhud’dan ibaret değidir. Peygamberliğini ilan etmesinden vefatına kadar geçen süre içerisinde neredeyse her iki buçuk ayda bir savaş meydanlarında olmuştur aleyhisselam. Namaz kılıp, oruç tutup hiçbir şeye karışmayan bir peygamder değildir aleyhisselam. Kur’an-ı Kerim’de peygamber aleyhisselam için, çarşılarda gezen şeklinde bahsedilmekteyken bizim bunu okuyup geçmememiz gerekmektedir. Ya da fil esvag. Fi harfi cer demekle yetinmememiz gerekmektedir. Ne olup bittiğinden haberdar olan ve siz de çevrenizden haberdar olun diye anlamamız gerekmektedir.

Takıldığınız anlamadığını yerlerde o videonun altına yorum yaparak sorabilirsiniz. Kitapları hizliogreniyorum.com adresinden ücretsiz indirebilirsiniz. Başarılar diliyorum. Allah’a emanet olunuz.

Not: Yazıda geçen Gazalinin İhyâ’u Ulmû’id-Din isimli kitabının özsözünü yazan Ubeydullah Ateş’in yazısına google play storede ücret ödemeden ulaşabilirsiniz. Kitabı play storede arattıktan sonra ücretsiz versiyonunu okumaya başlayın. Kitabın başında. Sahte peygamberin kitabını Türkçe ’ye çeviren kişinin kim olduğunu öğrendiğinizde şaşıracaksınız!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir