Öğrenmek ve Öğretmek

Merhabalar. Sitemizde bu bölüm/sayfa sadece öğrenmek amacında olmayan. Aynı zamanda ben öğrendiğimi başkalarına da öğretmeliyim düşüncesinde olan arkadaşlarımızla haberleşebilmek, fikir alış verişinde bulunabilmek amacı ile açılmıştır.

Bu resim genellikle Rusların daha çok kullandığı vk.com isimli sitede Arapça öğrenmek isteyenlerin açtığı bir gruptan alınmıştır.

Bu avuç içi resmini pek çok kaynakta ve sitede görmüşsünüzdür. Ezbere dayalı bir öğretim tekniğidir. Osmanlı zamanındaki medreselerdeki çalışmaların basitleştirilmiş şeklidir. Ülkemizde de oldukça yaygındır. Ancak bu şekilde bir öğrenme son derece uzun olmaktadır.

Bu son cümleyi tekrar etmek istiyorum. Evet bu bir yöntemdir ancak uzun süreli bir çalışmayı gerektirmektedir. Örnek vermek gerekirse 16 yaşında liseye giden bir öğrenci Kur’an-ı Kerim’i anlamak istiyorsa ve böyle bir yöntemle çalışmak istiyorsa başarılı olamayacaktır. Çünkü derslerinden vakit ayıramayacaktır. 35 yaşlarında evli çocukları olan bir erkek ya da bir kadın da bu yöntem ile kısa sürede başarılı olamayacaktır. Artık günümüzde neredeyse evli olan çiftlerin her ikisi de çalışmaktadır. Haftanın belli günleri çalışan bir erkek, bir kadın ya da ev hanımı olan birisi çocukların dersleri, ev işleri, yemek temizlik gibi sebeplerle bu ezber yöntemine büyük bir zaman ayıramayacaktır.

Osmanlı dönemindeki medreselere çocuklar çok küçük yaşlarda başlamaktaydılar. Bu şekilde bir ezber yöntemi ile çalışmaya başlamaktaydılar ancak medreselerde kalınmakta, sabah namazı ile kalkılmakta akşam namazı ile ders sona ermekte belki de mum ışığı ile yatsı namazına kadar çalışılmakta idi.

Böyle bir çalışma yöntemi ile 15 yıl süreli Arapça gramerini çalışmakta idiler. Emsile’yi ezberleyen, Bina kitabına onu ezberleyen Maksut kitabına geçmekteydi. O medreselerde Avrupalı yazarların yazmış olduğu kitapların Arapça çevirileri bulunmakta onlardan da dersler yapılmakta idi. Kış aylarında yolların karlarla kaplı olması, ulaşım güçlükleri Kur’an-ı Kerim’e gönül vermiş Arapça öğrenmeye hevesli kişiler için medrese bulunmaz bir nimetti.

Medreseler Osmanlı’da devletin eğitim kurumları idi. Belki bazı medreseler günümüzdeki üniversite eğitimine denk gelmekte idi. Belki yüksek lisans belki de kimileri için doktora. Ancak günümüzde bizlerin artık bu kadar çok vakti olmamakta.

O zamanlarda belki de bir kaç inek bir kaç koyun yazları ekine bir tarla ve dağdan toplanan odunla insanlar evlerini geçindirebilmekte idiler. Ancak hayat şartları artık çok değişti. İnsanlar üniversite okumak, yüksek lisans yapmak, yurt dışlarında doktora yapmak istiyorlar.

Kısacası Arapçaya ayrılacak bu kadar büyük bir zamanları yok insanların. Hepimizin kabul ettiği ya da çevresinden gördüğü bir gerçektir ki çoğu kişi çocuklarını evlendirip emekli olduktan sonra o da bulabilirse kurslara gitmektedir.

Ne üniversite sınavına girmek zorunda olan 16 yaşındaki birisinin, 25 yaşında üniversite mezunu iş arayan birisinin, ne de belediyede çalışan 35 yaşındaki birisinin gün içerisinde büyük vakti olmamaktadır. 65 yaşında çocuklarını evlendirmiş emekli bir insanımızın ise bitmeyen bir ezber serisine takip etmesi ne kadar istekli olursa olsun ne kadar zaman ayırırsa ayırsın başarı ile sonuçlanması çok zordur.

Zaten ezberlerden, kurallardan ikililerden, sayılardan, isim, fiil cümlelerinden, isimlerini dahi söylemekte zorlandığımız tanımlamalardan sıra bir türlü Kur’an-ı Kerim’e gelememektedir.

Sitemizin açılış amacı insanların nasıl kolay yollardan Arapçayı öğrenebileceği nasıl bir an önce Kur’an-ı Kerim’i anlayabileceğine bir çare bulabilmektir.

Bu resim aslında bir çaresizliğinde resmidir. Rusya’da ya da kuzeydeki herhangi bir ülkede hak din olan İslam’ı seçmekle insanlar zaten türlü zorluklar yaşarken aynı zorlukları Arapça öğrenirken de yaşamaktadırlar. Bizim anlamakta zorlandığımız damme, esre, kesra gibi tanımlamalarla uğraşmaktadırlar. Mefulün bih ve fihi biz anlamamaktayız. Ancak düşüne düşüne bu işin içinden nasıl çıkarız ya rabbim derken bir anda aklımıza gelen belirtme hali aslında pek çok şeyi kolaylaştırmaktadır.

Rahmân Suresinin 55/3. Ayetinde nasb alameti fetha, mefulün bih mansubun bilfetha, oldu diyeceğimize üst tek çizgi belirtme hali demek insaNI yarattı şeklinde anlamamız elbette çok kolaydır. Bu düşünürken düşünürken aklımıza gelen bir şeydi. Ancak bu şekilde bir Arapçanın anlatılamayacağını söylemişlerdi bu videoları yapmadan evvel. Yeni başlayacağımız seri ile

Allah’ın izni ile artık işaretleri de kaldırarak çok daha kolay bir yola beraber gireceğiz. Burada izleyici olarak sizin desteğinize ihtiyacımız var yoksa yüzyıllar boyunca olduğu gibi bundan sonra belki de kaç yüzyıl daha جاء رجلٌ bir adam geldi için raculun failun nerfuun biddamme diye dersler devam edecek. Aynen aşağıdaki resimde olduğu gibi.

Nasb alameti fetha. Ref alameti damme. Cer alameti kesra sizin için ne ifade ediyor? Defter, kitap gibi pek çok isim ve fiil kökleri Türkçe konuştuğumuz bilmiş olduğumuz şeylerde olsa biz öğrenemezken, yıllarını Kur’an-ı Kerim’i okuyarak geçirenlerimizi anlayamazken müslüman olan bir Sırp, bir Rus, Slav ırkından birisi için işlerin çok çok daha zor olacağını tahmin edebilirsiniz.

Yukarıda sitemizin açılış amacı olarak insanların nasıl kolay yollardan Arapçayı öğrenebileceği nasıl bir an önce Kur’an-ı Kerim’i anlayabileceğine bir çare bulabilmektir demiştik. Yeni bir bulmaya çalışırken yorumlarınız ile bize destek olabilir, düşüncelerinizi, eleştirilerinizi yazarak bize yardımcı olabilirsiniz.

Yorumlarınızla, eleştirilerinizle, beğenilerinizle bize destek olursanız bize güç katarsınız. Ya da bir arkadaşınıza, ailenizden annenize, babanıza, kızınıza, oğlunuza, kardeşinize, akrabalarınıza bu şekilde öğretmeye çalışarak sizde gönüllü bir Kur’an-ı Kerim Öğreticisi olabilir yaşadığınız zorlukları, sevinçleri bizimle paylaşabilirsiniz.

Çalışmalarınızda başarılar dileriz.

1 YORUM

comments user
Anonim

Bence hastaya göre ilaç verilmeli tecrübeli ve dertli insanlar bu işi ele almali

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir